8 Aralık 2008 Pazartesi

Türkiye'nin İlk Oyuncak Kütüphanesine İlgi Büyük

Türkiye'de ilk kez Antalya'da kurulan oyuncak kütüphanesine gelen 3-13 yaş grubundaki çocuklar, kendilerine verilen üyelik kartını göstererek, 15'er günlük sürelerle ödünç oyuncak alabiliyorlar.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından 7 Martta Karşıyaka Antalya Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (ASMEK) binasında açılan oyuncak kütüphanesi, hem çocukları, hem de ailelerini mutlu etti.

Sosyal Hizmetler Şube Başkanı Sanem Albayrak, projenin hayata geçirilmesinde temel amacın, çocuklara kütüphaneye gitme alışkanlığı kazandırmak olduğunu vurguladı. Albayrak, şöyle devam etti: "Kütüphaneyi kurarken yeni oyuncaklar aldık. Sonra da üyelik sistemi oluşturduk. 3-13 yaş grubundaki çocuklar, üyelik kartlarıyla geliyorlar ve (Oyuncak almaya geldim) diyorlar. Buradaki güzel yön, kütüphane ile çocuklardaki sorumluluk duygusunun geliştirilmesi. Onun adına bir kartı var. O kartı verdiği zaman hiçbir ücret ödemeden istediği oyuncağı alabileceğini, 15 gün sonra da kırmadan geri getirmesi gerektiğini biliyor. Çünkü ancak temiz kullanırsa kütüphaneden yeni bir oyuncak alabileceğinin farkında. Dolayısıyla böyle güçlü bir ağ kurulmuş oldu."
Albayrak, kütüphanede sadece oyuncak değil, aynı zamanda kitap da bulunduğunu, oyuncak alan her çocuğa yaş grubuna uygun bir de kitap verildiğini anlattı

6 Aralık 2008 Cumartesi

Kitapları Moskova'da Ortaya Çıktı

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrika’nın bastığı ilk 17 kitabın 16’sı Rusya Devlet Kütüphanesi’nde ortaya çıktı

Rusya’daki Türk Kültür Yılı çerçevesinde Moskova’daki Doğu Edebiyatı Merkezi’nde önceki gün yapılan “Tarihi Perspektif açısından Türk-Rus İlişkileri” konferansı çerçevesinde aynı binada bir günlüğüne açılan kitap sergisinde Müteferrika’nın bastığı 16 kitap da sergilendi.

Kütüphane Müdürü Mariya Milayeva, “Kütüphanenin Türkiye bölümünde 30 binden fazla kitap bulunmakta. Bunların arasında en önemlisi hepimizin gurur duyduğu İbrahim Müteferrika’ya ait olan kitap hazinesidir” dedi. Milayeva, Osmanlı İmparatorluğu’nda Müteferrika tarafından 17 kitaptan 16’sının kütüphanelerinde olduğunu ifade ederek, “19. yüzyılın başında Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği’ne hediye edilen bu kitaplar daha sonra Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından kütüphanemize hediye edildi. Kitapların hepsi orijinal ve müzelerden farklı olarak okumayı arzu eden herkes bu kitapları kütüphanemizde görebilirler” diye konuştu.

Müteferrika ölümüne kadar matbaasında 17 kitap bastı. Bu kitaplardan ilk ikisi bin adet, üçüncüsü 1200 adet, sonrakiler ise 500 adet olarak basıldı. 13 Nisan 2008’de Portakal Sanat ve Kültür Evi’nin düzenlediği müzayedede Şevket Rado’nun koleksiyonunda yer alan İbrahim Müteferrika’nın matbaasında basılan bu 17 kitaptan birer adet satışa sunulmuştu.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Körler Vakfı’ndan Sayısal Kütüphane

Türkiye Körler Vakfınca görme engellilerin hizmetine sunulan sayısal kütüphane törenle açıldı. Vakıf Başkanı Şükrü Yurdakan, vakıf genel merkezindeki açılış töreninde yaptığı konuşmada, görme engellilerin dünyaya açılmasını sağlamayı amaçladıklarını belirterek, bu kapsamda bilgisayar ve İngilizce kursları düzenlediklerini söyledi.

Okuyan, araştıran, bilgilerini akıl süzgecinden geçirerek yorumlayan insanlara ihtiyaç olduğunu ifade eden Yurdakan, "Görme engellilerimizin okuyup, araştırmalarını sağlamak amacıyla sayısal kütüphane oluşturduk" dedi.

Türkiye Körler Vakfı kurucu üyelerinden Prof. Dr. Lütfi Doğan da vakfın kurulduğundan beri karanlıkla mücadele ettiğini ve insan hayatını aydınlatmak için faaliyette bulunduğunu ifade etti.

"Evinin içinde bir kütüphanesi, önünde ise bahçesi olan kişi mutlu insandır" diyen Doğan, toplumu aydınlatmak isteyenlerin kütüphane kurması gerektiğini söyledi.

2 Aralık 2008 Salı

Google Müthiş Bir Anlaşma

İnternet devi Google şirketi ile Amerikan Yayıncılar Birliği arasında üç yıldır süren kitap yayın hakları davası, yayıncıların ve yazarların Google tarafından önerilen 125 milyon dolarlık teklifi kabul etmesiyle sonuçlandı.

Bunun anlamı şu: Google artık Amerikan kütüphanelerindeki kitapların büyük kısmının tam metnini yayımlayabilecek.

Stanford gibi köklü üniversitelerin devasa kütüphanelerindeki beş milyonu aşkın kitap bundan böyle Google'ın belleğinde yer alacak. Amerika'da yayımlanan kitapların, baskısı tükenmiş eserlerin büyük kısmına tam metin olarak internet aracılığıyla ulaşmak mümkün olacak.

Sözleşme, şu günlerde Manhattan'daki federal mahkemede onaylanmayı bekliyor. Karar mahkemeden çıkar çıkmaz, Google önce 'yayın hakkı süresi' dolmuş kitapları dijital ortama aktaracak. Ardından, anlaşmaya varılan yayıncıların ve yazarların kitapları, telif hakkı ödenerek arama motorunda yer alacak. Yazarıyla anlaşmaya varılan yeni kitapların da Google'da yayımlanacağı belirtiliyor.

Google ile yayıncılar arasındaki anlaşmadan en çok okurların kazançlı çıkacağına kuşku yok. Yazarlar ve yayıncılar da düzenlemeden memnun görünüyor. Şimdilik sadece kitabevleri, yayın dünyasında da kendini göstermeye hazırlanan "Google hegemonyası"na karşı seslerini yükseltmeye başladı. Bu anlaşmanın Amerika Birleşik Devletleri'yle sınırlı kalmayacağını da tahmin etmek zor değil. Düzenlemenin 'şok dalgaları' şimdiden Avrupa'ya ulaştı. Avrupa Kitabevleri Federasyonu Başkanı Françoise Dubruille, yapılan anlaşmanın "halkın ayağını kitapçılardan kesecek, çok tehlikeli bir gelişme" olduğu görüşünde. Öte yandan Avrupa Kitabevleri Federasyonu, benzer bir gelişmenin Avrupa'da yaşanması durumunda konuyu Avrupa Komisyonu'na taşıyacağını duyurdu.

Söz konusu düzenleme, dünya yayıncılığının seyrini sonsuza dek değiştirebilir. Kâğıt kokusunun, kitabı elde tutmanın zevkini yaşayanlar, bu zevklerin birkaç kuşak sonra tarihe karışacağı yönündeki endişelerinde haklı olabilir. 'Google devrimi', geleceğin yayın dünyasını nasıl etkileyecek? Kitap yayıncılığı kadar kitap ekleri, edebiyat dergiciliği de dönüşüme uğrayacak mı? ABD yayın dünyasının seçkin isimlerine sorduk.

Sam Tanenhaus (New York Times kitap eki editörü): "Google düzenlemesinin, sonuçtan iki tarafın da kârlı çıktığı nadir "kazan-kazan" durumlarından biri olduğunu düşünüyorum. Düzenlemenin, gazetelerde ya da edebiyat dergilerindeki kitap eleştirilerine doğrudan etkisi olacağını zannetmiyorum. Bence gazete ve dergilerdeki kitap eleştirileri, gittikçe daha dijital olan çağımızda yazılı basın okurluğunun azalmasının başı çektiği birçok başka şey tarafından çok daha ciddi boyutta tehdit ediliyor."

Carlin Romano (The Philadelphia Inquirer kitap eleştirmeni /Ulusal Eleştirmenler Derneği eski Başkanı): "Hem Google hem de yazarlar bu işte kazançlı gibi görünüyor. Google'ın bu hizmeti şüphesiz baskısı olmayan kitaplara olan talebi azaltacaktır. Kitap eleştirileri ve edebiyat gazeteciliği ABD'de küçülüyor, çünkü birçok büyük gazetenin -muhtemelen çoğu, mesleğin edebi olmayan yanından gelen- yayın yönetmenleri ve yayıncıları, ciddi okurlara hitap edecek içeriğin gazetenin satışını, prestijini ve reklamlarını artıracağını fark edemeyecek kadar kafasız. En çok satan Amerikan gazetelerinin (Wall Street Journal, USA Today, New York Times, Washington Post) gerçekten de en çok kitap haberi ve tanıtımı yapan gazeteler olması tesadüf değil. Nihayet, bence, gazetelerdeki edebiyat gazeteciliği artık internete taşınacak."

Peter Osnos (Public Affair Books editörü): "Anlaşmaya göz gezdirdiğimde çözülmesi gereken birçok sorun olduğunu gördüm. Örneğin, sadece dijital halde bulunan bir kitap basılmış sayılabilir mi? Eserin çıktısını alma ya da iletme hakkına karşılık, bu esere sadece bir kez ulaşım nasıl sağlanabilir? Yazarlarla yayıncılar arasında uygun bir lisans ayrımı sağlanabilecek mi? Bu hâlâ sürmekte olan bir pazarlık aslında ve müzakere eden tarafları tebrik etmenin yanında ufak ayrımlar konusunda da özenli olmak çok önemli. Bence asıl önemli olan, Google'ın büyük bir meblağ ödeyerek bilginin bedava olmadığını kabul etmesi."

Frank Wilson (The Philadelphia Inquirer kitap eki editörü): "Gazeteler, en azından ABD'de, kitap tanıtımına gittikçe daha az yer ayırıyorlar. Burada bunun neden böyle olduğu konusuna girmenin pek de gereği yok. Günlük Amerikan gazetelerinin çoğunun edebiyattan, tiyatrodan ve üç dakikadan uzun süren müzikten hoşlanan insanların ilgisine çok az hitap ettiğine dikkat çekmek yeterli olacaktır. Yazılı basın için her zaman bir yer kalacaktır. Ancak çekim merkezi çoktan sanal gerçekliğe kaydı bile. Bu çelişkili gibi görünse de başarılı olan yazılı basın bundan faydalanmayı da bilecektir."